11 Nisan 2012 Çarşamba

Bir Varmış Bir Yokmuş



                  Bir adam sevmiştim bir zamanlar. Sevgilimdi temmuz’da. Çok uzun zaman olmasa da sanırım, eylüldü bağır çağır ayrıldığımızda ve dünya alaşağı olduğunda. O gün bugündür izler hala devam eder. Çekilmiyor kan ondan gayrı. Yol yol değil. Sürekli bir boşluk sürekli bir ne yapacağım şimdi, hali. Kapağı açılmayan şişe gibi. Akıtsan içindekini belki her şey bitecek. Her dakikada onu düşündüğüm de beynim şişiyor sanki. Kocaman oluyor bazen aynı rüyalarımdaki gibi. Kocaman olup tam patlayacağı anda uyanıyorum. Kader değil biliyorum inanmakta istemiyorum inanmıyorum zaten. Bütün literatür sanki bir anda yok olup orda vücut buluyor. Gidemiyorum! Kalamıyorum da! Ayrı yazılan de’leri çok kullanıyorum artık. Ayrılığın getirdiği bir şey olmalı. Aradaki anekdotlar ondan kopmak isteyişimin algısı. Artık yazıda bile var oluyorlar. 


                 Aslında ‘yok’ olduğu halde hala hissettiğim kaybetme korkusu ne kadar yıpratıcı. Var ama yok. Var ama senin hayatında yok. Kendi algın içinde o hayatın bir yerlerindeyken sen onun yanında değilsin. Bazen çok eziyor bu duygu. Hatta yoruyor, ağlatıyor ve hatta öldürüyor. Kendi hayatlarımızda birbirimiz için devrimdik. Kaçtığımız yerdik belki. Onun için ordaydık, kaçtığımız yerde güzel bir şey yakaladığımız için. En güzel huyumdu belki de o. Tariflerimiz çok fazla bizdendi, ikimizden. Bizi tanımayanlar bilmezler bunları ama. Kelimelerimin el verdiğince anlatabildiklerim bunlar. Fazlaca kibirli, fazlaca sivri, fazlaca gurulu ve alıngan, fazlaca aynıydık işte. O yüzden kaldıramıyoruz bir türlü ne kendimizi ne birbirimizi. Hep özlüyoruz ama hiç bitmeyecek gibi bu özlememiz. Hiç istemediğim şeyi yapıyorum aslında. İsmimin kaderini yaşıyorum belki de. Yorgunluktan belki de dilim el vermiyor söylemeye ama yine de zikir edeceğim hala seviyorum. Gidemediğim için değil kalamadığım içinde değil. Yok onsuz bir duygu durumu bile imkansız sanki. Yıllar sonra belki bir gün kavuşuruz diye yaşıyorum belki de. Çok saplantılı belki, belki çok yıpratıcı. Böyle hissederken ayrılığın ve yokluğun acısı çok çaresizce. Sanırım en çok bizi erkeklik ve kadınlık hallerimiz ayırdı. Ağrıtan acıtan ne varsa hepsi ona dair, ondan biliyorum. Yokluğu yokluğuma denk. Ya reva ya cefa diyorum artık. Adını da artık bilmek istemiyorum. Bütün yorumlar özneldir ve o öznellikte nasıl kalınacağı da çok önemli değil. Benden ve ondan sonra tufan olacaksa ikimiz içinde eyvallah. 

            Belki bu böyle yıllar sürecek. Belki de bi an bitecek bilmiyorum. Ama zamanı çoktan aştık biz sanırım. Zaman bizi aşamadı. Bilemiyorum, gelecek için ne kadar gün sayılabilir ki en fazla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder