12 Ağustos 2013 Pazartesi

hiç ölmeyecekmiş gibi olsun




kollarımı kaldırıp yürümeye başlamıştım herhangi bir ayın lüzumsuz bir gününde. ayaklarım her zamanki gibi çok hızlıydı, bedenim olanca ona riayet ediyordu. güzel miydi çirkin miydi bilmiyorum belki haldır huldurdu. gitmekti işte nihayetinde. kafanın hiç boş kalmadığı anlardan bir andır yürümek. aklına hep bir şeyler gelir ya da gördüğün bir şeye bile takılıp düşünmeye başlarsın. hatta bazen öyle oluverir ki aklına gelen duruma gülmeye başlarsın, teksindir ha sonra bi an kendine gelirsin hemen yüzünü asık bir hale getirip düzgün yürü haliyle devam edersin. 

bazen birilerini harcarsın yollarda, kafanda. en güzel intikamları önce zihninle verirsin. bu olmalıydı, bu olmalı dersin. bütün kızgınlıkların, kızdıkların, sevdiklerin ,sevinmelerin, üzülmelerin, üzdüklerin bir anda beliriverir. sonra aslında başkalarının hayatında olduğunu farkedersin, onlar seninkinde değilmiş gibi bir duygu beliriverir. ve anında koşarak uzaklaşırsın ayaklarınla ve tüm bedeninle, zihninden kaçıp, kaçıp, kaçıp...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder