1 Nisan 2013 Pazartesi

biz nereye hakikaten!



şimdi bahsedeceklerimin bir çok insanın yaşadığını biliyorum. önceleyin bir sızı kaplar içini sonra dalmak istersin bir süreliğine bıraksın beni akayıp gideyim dercesine. gidersin de nitekim yol nereye çıkar bilmeden. zaten yolun nereye çıkacağı o anlar içinde çok da önemsediğin bir şey değildir. sonra sonra o kadar bir sonra geçer ki senin algını kapatan zaman yeniden bir savaş kazanır, sanki savaş iyi bir şeymiş gibi kazanılsa da kaybedilse de aslında hep aynı şeyi hissettirmez mi; haksızlık.

ha sonra nolur, en tanıdık şeyler aklında belirince bakarsın ben neredeyim. aslında yokmuşum ki zaten, düşündüğüm hiç düşündüğüm değilmiş ki diye. sonra işte başlarız biz biz olmamaya, başlarız aslında oyuncağımızı saklamaya, bazen bazı zamanlar herkes biraz çocuk gibi. biz sahi kaçınma refleksini kaç aylıkken veriyorduk, ben hatırlamıyorum. unutmaya yön verdim kendime ; unut unut unutma, unutma ki kaç sefer aynı derde düşmeyesin.

ne güzeldir değil mi başlangıç, her şeyin başlangıcı hep çok güzeldir zaten. başlangıç dediğimiz yer önce sonsuzdan mı başlar yoksa sıfır noktasından mı. dedi ki bir arkadaş o etkili eleman neyle çarparsan çarp varolan tek sıfırdır, küçücük, minicik bir şey değildir. uyku felci yaşamış gibi bir süre nefessiz kalmak gibi, evet bir nevi karabasan.

ben ve diğeri bir şey yapmak istiyoruz, aslında sanırım tam manası var olmak istiyoruz. belki başkaları üzerinde belki herhangi bir durum, belki bir direniş, belki bir gözlemci belki de bir kahraman olarak... üç nokta çünkü her şey hep sonsuz.  yolumu biliyorum , biliyorum da sanırım mevzu önce hangi yönü kullanacağım da. ne kadar coğrafyam iyi olsa da herhalde yön duygum kayıp artık. ya da olmasa nasıl olurdu ki onu mu deniyorum acaba.

sorular hep çok fazla. o yüzden hep soru cümlelerini çok sevmişimdir, cevapları olmasa da olur, hatta gizem olması daha da bir cezbedici gelir. biz de öyle değil miyiz, insanoğlu. önce gizleriz sonra gizlediğimiz şeyi ararız. eşref-i mahlukat en çok inandığım şey.  çok da aşağılamak, yermek gibi olmasın ama öyleyiz. yaradılış olarak yani. yaradılış!

kimse ne küçük oyun aracı ne de onun amacı. biz sadece tesadüfen geldik evet üzgünüm bir yerden sonra farkına varıp tesadüfen gitmek istiyoruz. ama yine en güzeli tahir ile zühredir. amenna.

tahir de olmak da ayıp değil değilse o zaman neden bir tahir ya da zühre kadar olamıyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder